Bereketli Kasabası
Bereketli hakkındaki güvenilir bilgilere ulaşmak için Reşadiye ve Mesudiye tarihinin birlikte incelenmesi gerekmektedir. Çünkü bu iki ilçenin tarihi, kaynaklarda ortak bulunmaktadır. Aşağıdaki yazıda Osmanlı öncesi ve sonrası tarihle birlikte, İskefsur’un Merkezi’nin Reşadiye olarak nasıl ve neden değiştirildiği de anlatılmaktadır. 1907 yılında nahiye olan Bereketli Kasabası, çok eski bir yerleşim yeridir. İlçe merkezinin kuzey batısında Reşadiye-Aybastı yolunun 22. kilometresinde yer alır. Oldukça geniş ve düz bir arazi üzerindedir. Tokat ili Reşadiye ilçesi’nin Bereketli bucağı’na bağlı Başçiftlik Köyü’nün Niksar ilçesi’nin merkez bucağına bağlanması başlıklı belge, devlet arşivlerinde yer almaktadır: 31/5/1951 tarihli 24390 sayılı ve yer no: 224.21..8. Evliya Çelebi, ünlü eseri Seyahatname’sinde (Hicri 1058 Miladi 1638) şöyle demektedir: “Buradan sonra dört saat mamur köyler içinde yol aldık. İskefsur kasabası toprağında yüz evli, bir camili zeamet köyüdür.” Bereketli’nin yetiştirdiği en ünlü kişi şüphesiz, Osmanlı Devleti’nin Serasker Kapısı Sıhhıye Dairesi Birinci Reisi Dr. Salih Himmet Paşadır. Paşa, 1799 yılında Bereketli’de doğmuştur. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda yenildikten sonra eli silah tutan herkes Milli Mücadeleye çağırılır.( seferberlik). Seferberliğe katılmak istemeyenler asker kaçağı sayılır. Güpür ve arkadaşları bu kaçaklar arasındadır. Asıl adı Ömer olan Güpür, aslen Bereketli’lidir. Fakat, Taşlıca köyüne içgüveyi gelmiş ve buraya yerleşmiştir. Güpür kendisi gibi kaçaklarla bir çete kurmuştur. Bu kaçaklar arasında Nebişeyh’ten Halil, Yolüstü’nden Tıraş gibi isimler vardır. Bu çete grubu çevrelerinde acımasız ve zorba olarak bilinir. Bu yıllarda Baydarlı Kasabası yakınlarında Yaylıcı Rumları’ndan Kara Yorgi’nin de bir çetesi vardır ve bu iki çete zaman zaman birbirleriyle çatışmaktadırlar. Güpür ve çetesi Çal Dağı’nda barınır. Çetenin içinde yiğitliği ile tanınan Halil bir gün Çal Dağında askerlerce yakalanıp Sivas Cezaevine götürülür. Bir süre sonra da buradan kaçmayı başarır. Halil Çal Dağı’na döner, fakat bir süre sonra tekrar yakalanır. Cezaevine götürülürken affedildikleri öğrenilir ve serbest bırakılır. Güpür ve arkadaşları için kim tarafından söylendiği bilinmeyen yukarda ki Güpür Türküsü yakılmıştır.